بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَمَّا ٱلۡقَٰسِطُونَ فَكَانُواْ لِجَهَنَّمَ حَطَبٗا ١٥

«Zulmedenlere gelince : Onlar da cehenneme odun oldular».

– Hasan Basri Çantay

وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَٰهُم مَّآءً غَدَقٗا ١٦

(Bana) şu hakıykat da (vahyedildi:) Eğer onlar o yol üzerinde dosdoğru gitselerdi elbette onlara bol su içirirdik.

– Hasan Basri Çantay

لِّنَفۡتِنَهُمۡ فِيهِۚ وَمَن يُعۡرِضۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِۦ يَسۡلُكۡهُ عَذَابٗا صَعَدٗا ١٧

Bu hususda onları imtihaana çekelim diye. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse (Rabbi) onu (üstüne çıkıb yükselecek ve mağlub edecek) çetin bir azaba sokar.

– Hasan Basri Çantay

وَأَنَّ ٱلۡمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدۡعُواْ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدٗا ١٨

Hakıykatde mescidler Allahındır. Onun için Allah ile birlikde hiçbir (şey'e, hiçbir kimseye) tapmayın.

– Hasan Basri Çantay

وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبۡدُ ٱللَّهِ يَدۡعُوهُ كَادُواْ يَكُونُونَ عَلَيۡهِ لِبَدٗا ١٩

(Bana) şu hakıykat de (vahyedilmişdir:) Allahın kulu Ona ibâdet için (namaza) kalkdığı zaman nerdeyse onlar, etrafında keçeler (gibi dertop) oluyorlardı.

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنَّمَآ أَدۡعُواْ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِهِۦٓ أَحَدٗا ٢٠

De ki: (Habîbim): «Ben ancak Rabbime düâ ediyorum. Ona hiçbirini ortak koşmam».

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنِّي لَآ أَمۡلِكُ لَكُمۡ ضَرّٗا وَلَا رَشَدٗا ٢١

De ki: «Hakıykat ben sizin için ne bir zarar (yapmak), ne de bir hayır (getirmek kudretine) mâlik değilim».

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٞ وَلَنۡ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدًا ٢٢

De ki: «Hakıykat ben (isyan edersem) beni Allah (ın azabın) dan kimse kat'iyyen kurtaramaz ve ben Ondan başka bir sığınak da, kaabil değil, bulamam».

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا بَلَٰغٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا ٢٣

«(Benim elimden gelen) ancak Allahdan olanı, Onun gönderdiklerini tebliğdir. Kim Allaha ve peygamberine ısyân ederse şübhesiz onun için cehennem ateşi vardır, kendileri orada ebedî, dâim kalıcılar olmak üzere.

– Hasan Basri Çantay

حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ أَضۡعَفُ نَاصِرٗا وَأَقَلُّ عَدَدٗا ٢٤

Nihayet onlar tehdîd edilmekde oldukları (azâbı) gördükleri zaman kimin yardımcısı daha zaîf, sayısı daha azmış bileceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٞ مَّا تُوعَدُونَ أَمۡ يَجۡعَلُ لَهُۥ رَبِّيٓ أَمَدًا ٢٥

De ki (Habîbim): «Tehdîd edilegeldiğiniz (azâb) ın yakın mı, yoksa Rabbimin ona uzun bir müddet mi' ta'yîn etmiş olduğunu ben bilmem».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu